Wednesday, March 15, 2006

Bugun topuklu cizmelerimi giydim, istasyona yurumedim

Bugun kendim icin cok onemli birsey yaptim:

Her isgunu sabahi gorev bilinciyle evden istasyona kadar 15 dakika kadar yururum. Ayni mesafede giden otobusler de var, ama ben otobuse binmem, yururum. Yurumeyi cok sevdigimden degil, otobuse verecek param olmadigindan da degil. Bilmedigim bir sebepten, hatirlayamadigim bir gunden itibaren sabahlari kapidan cikar cikmaz yururum. Tunayla ayni treni yakalayacak olsak ve o otobuse binmek istese, beyimiz otobuse biner, yanimdan gecip giderken yuzunde muzip bi ifadeyle bana el sallar, ben yururum. Komsumla ayni anda kapidan ciksak, "Hadi birakayim seni terene" dese, ben binmek istemem, "Yok daha trene cok var" der (yalannn) yururum. Kar da yagsa, sel de bassa, gokten uc elma da dusse, ben hep yururum.

Bu sabah oysa...canim topuklu cizmelerimi giymek istedi...Dusundum, hayatta yuruyemem o kadar yolu bu topuklarin ustunde, en iyisi yine rahat botlarimi giyeyim. Yok, olmaz, canim tutturdu da tutturdu... Topuklu cizmelerimi giymek istiyor. Ben ne yaptim? Giydim cici cizmelerimi, yola koyuldum... Aylar hatta yillar sonra ilk kez otobuse binerek istasyona ulastim.. Yani bugun coook uzun bir aradan sonra ilk kez "gorevim" olan birseyi yapmadim. Bu gorevi bana kendimden baska kimse vermemisti, yapmasam dunya durmaz, kimse hayatindan olmazdi. Yine de her gun kendi disiplinimden bikmadan usanmadan gorevimi yaptim durdum... Bugun ise canim istemedi, yapmadim, ve daha da guzeli, yapmamaktan rahatsiz bile olmadim.... Sonra dusundum, bugun ben aslinda cok onemli birsey yaptim. Anlatmasi cok zor...ama ben bugun gercekten kendim icin onemli birsey yaptim.

Friday, March 03, 2006

ANLADIM


Herkesin "icimden gelen bir ses"i vardir sanirim, civardaki tek deli ben miyim yoksa??? Insanlar ne dusunur bu konuda bilemiyorum ama ben su icimden gelen sesten hic hoslanmiyorum. Cunku hic susmuyor, hep konusuyor.. beynimin icinde biryerlerde hic durmadan calisan bir asfalt delme makinasi gibi.. bazen cok yaklasiyor, sonra tekrar uzaklasiyor ama asla durmuyor.. devamli bir "DIRRRRR DIR DIR DIR DIR DIRRRR" geri vokali ile gecip gidiyor en guzel gunlerim.. dolayisiyla kendi bilincimin surekli bir eziyeti ile mucadele etmekteyim ve daha da kotusu bir sikayet merkezim bile yok bunun icin... yine de kabullenmislik isleri biraz daha kolaylastiriyor...

Bu sefer de icimden gelen bir ses, "yasgunumu cok guzel gecirecegim bu sene" diyerek yasgunumu cok guzel geciremeyecegimi soyledi durdu gunler boyunca... Kontrolun hicbir zaman bende olmadigini hatirlatti gorev bilinciyle.. Nitekim, icimden bir sesi hakli cikarircasina, cok sevdigimiz bir insanin babasinin hastaneye kaldirildiginin haberini aldik o gun.. Uc gun sonra da oldugunun... Ogrendigimde, dizlerim beni tasimadi, coktum kaldim ofisin koridorlarindan birinde... Hic gormedigim, tanimadigim bir insanin vefatina uzulmekten ote, onceki aksam "ben dayanamiyorum, gidip babami gorecegim, yasamasi icin elimden geleni yapacagim, makineye baglansin, komada yatsin, ne olrusa olsun yasasin" diyen arkadasimin yenilgisini tasiyamadim kendimce... bu kadar mi kontrolsuz bu hayat diye dusunmeye basladim.. hersey bu kadar mi kaygan... Ben babami en son ne zaman gordum diye dusundum... Yuz ifadesi nasildi... Bana nasil sarildi... en son ne dedik birbirimize.. "gule gule" mi dedi bana sarilarak, yoksa yine sakayla karisik her havaalanina varisimizdaki gibi "gitmesen olmaz mi?" seklinde mi soylendi.... ya da annemi de aglar gormenin verdigi bir ic daraltisiyla "aglama, anneni de uzuyorsun" diye mi cikisti, annemin yuzune bezgin bezgin bakarak... ben ote yandan, "baba hadi cok beklemeyin gidin" mi dedim, yoksa arkama bile bakmadan kapiya mi yetismeye calistim... en son kim el sallamayi birakti, kim bekledi digerinin gozden kaybolmasini.. neler soylendi vedalasmadan sonra yandakilere, nasil ustesinden gelindi bir ayrilmanin daha.. bu hatirayi geri getirmeye calistim beynimde butun gun, basaramadim.. Sonra hayati bu kadar bedavadan yasamamak gerektigini anladim, arkadasimin acisindan utanarak, sikilarak da olsa kendime bir ders cikardim... Benim gibi devamli endiselenen, herseyi kendine dert etmekle kalmayip yakin cevresine de ettiren, sirtinda bir kambur gibi tasa tasiyan bir insanin artik bir noktada kendine acimasi ve bir dur demesi lazim.. Bu hayat ileride olmasi muhtemel kotu seyleri dusunerek gecmiyor.. Sonra o kotu seyler yasandiginda daha once bunu zaten dert etmis olmak, olayin yukunu hafifletmiyor. Hersey ayni agirligiyla, ayni yogunluguyla ayni aciyla tekrar yasaniyor ve gunlerce, aylarca, yillarca bu acinin provasini yapmislikla kaliyor insan... Ben kendime her gun ayni eziyeti cektirmek istemiyorum bundan sonra, hergun yarinin tasasini cekerek yasamak artik zor geliyor.. Cunku tasa, dert gelmesi gereken zamanda geliyor ve bu bekleyis insani hicbirseye alistirmiyor.

Arkadasim benim tanidigim en guclu insanlardan biriydi, deprem ve kanser gibi pek cok aci basta olmak uzere daha ne dertlerin ustesinden gelmislerdi aile olarak. Ve bugun aldim haberini, kendi icinde bu acinin da ozumsemesini yapmis, nispeten iyiymis, huzunu geciremese de aciyi, inkari, isyani atlatmis.. Cok mutlu oldum onun adina ve bunu bir hayat tecrubesi olarak cebime koydum. Hayat, siz planlar yaparken basiniza gelen seydir demisti birileri, dogru da olsa degistirilemeyecek bir acizlik olmadigina karar verdim bu cumlenin. Ilk adimimi attim, babami aradim, ne annemden sikayetlerini, ne isler hakkindaki serzenislerini, ne de genel homurdanmalarini ciddiye aldim.. Hayattasin ya, gerisi umurumda degil dedim, telefonu kapattim.. O hicbirsey anlamadi, ama ben anladim...