Tuesday, June 29, 2010

madem oyle, iste boyle...


Kendimi bildim bileli test ettigim bir durum var.. Ben ne zaman hayatimdan sikayet edecek olsam, daha cok sikayet etmemi gerektirecek baska bir konu vuku buluyor. Yapmayim, etmeyim diyorum, ama cogunlukla icimdeki drama queen susmuyor, bagira cagira soylenmek, oflamak puflamak, eteklerini cekistire cekistire tepinip ciyak ciyak aglamak istiyor. Sabahin 5inde cikip aksamin 6 sinda eve girdigim, egosu kafalarindan buyuk insanlarin kafami duvarlara vurdurttugu gunlerin sonunda, eve gelir gelmez bacaklarima dolanan iki adet kapris kuzusunu oradan oraya surukleyip dilim "daha dun annemizin kollarinda" diyip elim hafta ici tuketilmek uzere yapilip dondurulacak uc cesit yemek yaparken, bu durum tavan yapiyor, zavalli queen histeri krizleri icinde catlak kahkahalar atarak beni daha da cileden cikartiyor...


Ote yandan her calisan annenin "calismali miyim? calismamali miyim??" bunalimina girip girip cikamiyorum.. Bence elinin altinda hazir bir isi olup, bu rahatlikla simaran ve ev gecindirme derdi sirtinda olmayan her anne giriyor boyle bir tribe hayatinin bir doneminde. Peki nasil cikiyor, asil soru bu? Ben hala bu tuneldeyim iki ileri bir geri gitmekten bir turlu sonundaki isigi goremiyorum.. ya da isik diger yonde, ben aksi istikamette ilerlemekteyim.. bilemiyorum...

Ustune ustluk, Ozan ve Ezgi dunyadaki tum kotulukleri, cirkinlikleri ezip gececek kadar bal kupu oldular.. Kendi cocuklarim diye demiyorum, yemin ederim zamani geliyor soyle bir taraflarini issirip yememek icin kendimi zor tutuyorum.. Iki kardes kavga gurultu de olsa, bir yol buldular, kendi aralarinda anlasip gidiyorlar. Her dakika Ozanla didisen Ezgi, birimiz Ozan'a bir yanlis yapalim, hemen gozlerini ustumuze dikiyor. Eline bir parca ekmek verilsin, yarisini kardesine vermeden kendisi agzina almiyor.. Ozana ait birseyi yerde gorsun, aliyor, Ozani herneredeyse bulup eline tutusturuyor.. Tum bunlarin yaninda Ozan tum gun Ezgi kendiyle oynasin istiyor.. Her odadan "Eeeeee" diye ezgiyi cagiriyor.. Televizyonda sevdikleri birsey ciksin, hemen o da guluyor mu diye Ezginin yuzune bakiyor.

Hal boyleyken ben, ofiste ona buna dert anlatarak gecirdigim 3. saatin sonunda ev kadini, evde temizlik, yemek, cocuklari eglendirmekle gecen 5. saatin sonunda kariyer kadini olmaya karar verip, iki arada bir derede kalmis, elinde asasi, ustune pelerini kocaman taciyla oraya buraya kosturan, hicbriseyden memnun olmayip, karsisina gecen herkese soylenen alter ego drama queen olarak ortalikta dolasiyorum...

Tam hayat boyle akip gidiyor.. Biz kendi kucuk hayatlarimizda akip gidiyoruz.. Olanlar oluyor..

Bir cuma aksami gecikmeli olarak eve giriyorum.. Cumartesi Pazar calisacak olmanin ve az sonra gidilecek bir doktor randevusunun stresiyle kendimi Nicolayla kitap okuyan cocuklarin yanina atiyorum.. tam oturacakken Nicola "oturma... sana bisey soylemem lazim" diyor.. yuzundeki ifade soyleyecegi seyden hic de memnun olmayacagima isaret ediyor..Ardindan patlatiyor.. "I'm pregnant..." ve aglamaya basliyor...

Bu asamada kendimden bekledigim tum tepkiler, cigliklar, kiyametler, panik ataklar, hersey o anda alip basini gidiyor.. Yerine gercekten icten olarak sevinen bir ben kaliyor. "Whaaat?? No Waaayyy!!!" gibi bir iki anlamsiz sozden sonra ilk soyledigim sey, "cocuk sahibi olmak cok guzel birsey, sen benim cok sevdigim bir insansin, boyle birsey yasayacagin icin cok seviniyorum" oluyor.. nitekim gercekten de seviniyorum..ama sadece onun adina..

Aradan gecen cok yogun, cok duygusal uc gun sonra bugun durup dusununce, inanin ne yapacagimi bilmiyorum.. Nicola 6 haftalik hamile, ve calisabildigi kadar calisip dogumdan en fazla uc ay sonra kendi cocugunu da yanina alarak ise donmek istiyor... Tuna ile ben de kafamiz karisik, ihtimaller, senaryolar, riskler, kazanclar uzerinde her gun yeni bir teori gelistiriyor, her firsatta bizi bu durumlara dusuren bir ise yaramaz dogum kontrol yontemlerine soyleniyoruz..

Oluyor boyle seyler, ve ben hakediyorum... Cunku hic halimden memnun olamiyorum... yine de sikayet etmiyorum.. herkesin sagligi yerinde olduktan sonra oyle ya da boyle hallolur bu isler diye umuyorum. Simdilik stand by'da, gidisati izlemedeyim... Gunler yeni seyler getirecek, bu getireceklerinin yaninda yeni bir de bebek olacak.. Ben de gizliden gizliye evin icinde yine bir taze bebek olacak diye galiba seviniyorum.. Deli miyim, sacma miyim neyim? Bilmiyorum.

ps: nicolayi taniyanlar nolur tebrik etmesin... zira daha uzun aylar saklamak niyetinde kendisi..hadi bakalim..

5 comments:

ibeking said...

Selam uzaktan biliyorsun ben de uzunca bir zaman bu hissiyat ile bogusup sonunda basmistim istifayi. O sorgulayan mutsuz hal adeta bir girdap gibi. İsi birak ya da birakma demek cok zor ama bir sor kendine? Nolur 1 sene calismasam? Tekrar is bulamaz miyim? Madden durumumuz ne olur? Sonra kafanda 1 is gununu evde nasil gecirecegini dusun. Simsicacik bir his ise o an aklina gelenler ne duruyosun. Ben aurildim 10 ay evde gecti ve bir an bile pisman olmadim ama madden zorlandik, o nedenle dondum. Hayirlisi olsun gonlunu ferah tut

duygu said...

mugem bu yogunlugun, uzuntulerin, gel-gitlerin yasamak icin motivasyon kaynagimiz oldugundan emin ol. hep bi sorun biterken oburu baslamiyor mu? ve biz olum ve hastalik dahil her bir seyi atlatmiyo muyuz? bu da gececek. acili ama acisiz. calisman konusuna gelince maddi +/- ler ve manevi +/- lere bakmak lazim.. cocuklar tam bal kivamindayken butun gunu onlarla gecirmek de eglenceli olabilir. ama terrible 2-3-4... zamanlarinda iste olmak da akil sagligini koruyabilir.. sen babandan girisimcilik dersleri alip daha rahat bi is hayatina dogru yelken ac bence. sabah 5 aksam 6 delirtir adami...

Mert said...

Ablacim Nicola senin blogu bilmiyordur umarim cunku biliyorsa hamileligini afise ettigini ogrenecek :)
Diger konularda ise dedigim gibi, acele etmeni gerektirecek bir durum yok, Gidisata gore sakin dusunup en dogru karari ver.

dilara said...

ya müge'ciğim, inan bana çalışmak en iyisi, hem çocuklar için hem kendin için..senin işin evet mesafelerden dolayı çok zor..uzun süreler çocuklardan ayrı kalıyorsun..ama beraberken anneliğin keyfini daha çok çıkarmıyor musun..nicola'nın hamilelik olayına gelince..bunu hiç dert etme, en azından şimdilik..şu an çalışmasına performansına etki edecek olumsuz bir durum yoksa, zaman yaklaşınca düşünürsün..o kendine güvenebiliyor mu üç çocuğa birden bakabilme konusunda, bu da ayrı bir konu..önünde bence koskoca 8 ay var, her gün bunu düşünürek hayatı kendine zehir etme derim ben..su akar yolunu bulur..

alimerginoglu said...

Mugecigigim, senin bu yazı film senaryosu gibi olmuş! Bu gidişle size bir oda daha gerekecek, tabii Nicola bebek ile beraber partnerini de getirir mi onu bilemem. Zira o kadarı olursa senaryoyu Woddy Allen'a gondermek gerekir :)

Artık bir kahve icmdek farz oldu. Su an maaile Datca'dayız ve ben 6 Eylul'de isbası yapıyorum. Paddington'a gelecegim...

Selamlar,

www.alimrachel.blogspot.com