Sunday, February 24, 2008


beklemek zamanin insanlara yaslanmaktan sonraki en buyuk kotulugu olsa gerek... beklemek ve yaslanmak arasinda kararsiz bir dogumgunu olarak gecti kayitlara bugun bende... gundemde baska mevzular oldugundan 30 yas bunalimina fazla vakit ayiramadim. Uzun homurdanmalar ve soylenmelerin ardindan gunun sonunda 30 yas bunalimini da bir 20li yaslar simarikligi olarak gormeye baslamam, gercekten artik buyuyup koca kadin oldugumun bir isaretiydi sanirim... Ayrica tanistigimizdan beri Tuna ilk kez ayni "onlu yillarda" oldugumuzu kesfettik bugun, baglarimiz daha da bir kuvvetlendi. Ote yandan ne zamandir soyle hasmetlice bir kutlama hayal ederken, en sevdigim evde, en sevdiklerimle, onlar cin yemegi yer, ben bakarken :) sicak cayim, balonlarimla kivrilmis otururken icimde havalarda ucusan hersey birden yerine yerlesti yeniden, kisa sureli kapsam disindaki ben kendime geri geldim, hayat birkac saat oncesinin aksine soyle daha bir kolay gorundu gozume...

Alternatifini dusunursen, yaslanmak yine de iyidir diye bir ozlu soz okumustum bir yerlerde... 30 yilimi aldi 30 yasina girme ihtimalimi kabullenmek, bundan sonrasi daha kolay gececek umarim.

bol masajli, rahat ve huzurlu bir yil diliyorum kendime... bir baska sey daha diliyorum ama bu konuda son soz elbette ki ve her zamanki gibi Allah'in...bekliyorum...





Thursday, February 21, 2008

hava durumu


daha 6 bile olmamis saat halbuki, ariyorum, adam kalmamis memleketteki hicbir bankada... nefes nefese acti telefonu kursat bey, " kar bastirdi muge hanim, herkes servislere kostu hadi ben de cikiyorum, yarin da konusur muyuz bilmem hava boyle giderse!" dedi.... o servisine ben kafamin icinde gizli huzurlu bir yere kosarak uzaklastik birbirimizden.... ah, canim kar, guzel kar... ne kadar da uzun olmustu ben soyle lapa lapa yagan bir kar gormeyeli... once bir soylenme efekti: nasil bir memlekette yasiyoruz anlamadim ki?? kisin kara, yazin gunese hasret...uzun zamandir havalari kritik etmeyi unutmustum baska seyleri kritik etmekten, iyi hatirlattin kursat bey, bak tekrar dondum kafami havaya kaldirip burun kivirma sendromuma..

ama guzel olmaz miydi simdi.... soyle bir kar yagsa, oyle cok yagsa ki disari bakinca gozlerimi alsa... sokaklar, caddeler kapansa, hicbirimiz kapidan disari adimini atamasa! Cocuklar bagira cagira okula, buyukler de gizlice sessizce ise gidemiyoruz diye havalara ucsa... Bunun ustune caylar koyulsa, soyle uzun bir kahvalti baslasa en tembelinden... babam diyorum mesela, hani o karli sabahta kirdigi gibi yumurta kirsa sari sahanina.. ardindan tum yapilmis planlar aksasa, mecburiyetten..telefonlar acilsa, "yaa maalesef, hava malum" dense kapanasa... kollar bacaklar hala sicak olan pijamalarin, ayaklar terliklerin icine giriverse yeniden, tam da bunye kapidan cikmaya hazirken... Su evi de isitamadik bi turlu dese evin annesi, kombiyi iki derece daha arttirsa... Allah'in, bu kadar calismis yorulmus kullarina mukafat olarak verdigi belesten bir gun olsa... biz heder olmus insanciklar soyle azicik kendimizi toplayip, hayatlarimizin bataryalarimizi doldurana kadar su kar bir yagsa, bir daha hic kalkmasa...


diyor, hemen ardindan turkiyedeki son hava sartlari yuzunden uzunyayla civarinda bir otobusun icinde 40 saat mahsur kalmis kardesimi de anmadan gecemiyorum... bu kar kis hep de boyle guzel gelmiyor bazen ya, neyse bana hayali yeter zaten..