Tuesday, March 27, 2007

nereye gitti bu mart?


es dost habersiz kalmis diye duydum, eh bi haber edeyim bari...


subatin sonlarina kadar 9'lara kadar done done uyur, gunun sonunu getirene kadar akla karayi secerken, hemen arkasindan beklenen 2007nin mart ayi hic benim takvimlere ugramis gibi gorunmuyor... gunler gunleri kovalarken ben "bak yaaa!!! bu da gectiiii!!" diyerek arkalarindan cenem yere dusmus sekilde bakakaliyorum... bi de neyime guveniyorsam, her gun kendime yapilacak isler listesi hazirliyorum...anneni ara (dusunun artik ben annemi bile arayamiyorum!!!) .... temizleyiciye pantolonlari gotur... es-dosta yazilacak emailleri hallet.. ipod'a indirdigin son sarkilari yukle... blogu guncelle...evi supur, banyoyu temizle... eh biraz kendine bak... liste uzuyor da gidiyor ama gunun sonunda ben kendimde bunlari halledecek kuvvet bulamiyorum...yahu benden baska kadinlar bu sacma sapan islerin icinde bir de cocuk buyutuyorlar; o nasil oluyor diye dusunuyorum...tam bunu dusunmusken de "ama benim temizlige gelen kadinim, aksam icin yemegimi yapanim, ne bileyim en azindan Allah rizasi icin coplerimi bosaltanim bile yok" diyip kendimi suclamaktan vazgeciyorum.. ama her gun gomlek giymenin verdigi bir bikkinlikla en azindan utucu buldum kendime, bu konuda mutluyum gururluyum.. turkiyedeki tum gundelige giden hanimlara yalvariyorum... ablalarim teyzelerim...aranizdan biriniz bir mutesebbislik ruhuyla buraya bi sirket filan aciniz rica ederim...bakiin burada cok buyuk bir "annesinin evindeki arapsabunu kokusunu ozleyen Turk kizlari" pazari var...hatta zaman geliyor kocalar bile isyan ediyor vallahi, durum o derece vahim...zannediyorlar ki annelerinin evine hic kadin gitmemis tum temizlikleri anneleri kendi elcagizlariyla yapmis...ama durum oyle degil elbette, siz bizden iyi bilirsiniz... biz temizlikci gelecek diye evi onceden temizleyen bir anne jenerasyonunun kizlariyiz.. gelemiyoruz ingiliz usulu, sopanin ucunda puskul, ustun koru toz almalara....soyle dizlerimizin ustune coke coke bi yer silesimiz var, ama zaman mi var?? hal boyle iste kurtarin hepimizi ...inanin ekmek burada.... sizi temin ederim bos kalmazsiniz...


Neyse, kominitimizi yakindan ilgilendiren bu toplumsal konuya da boylelikle parmak bastiktan sonra bizim civardan haberlere geceyim... yeni isimde ucuncu haftamdayim... Allah'a sukur keyfim yerinde... her sabah, VISA'nin tasmalarini boynumuza gecirip (evet evet, sirket kartlarindan bahsediyorum) donen kapilardan gecip, kahvemizi alip, 60 kisilik asansorlerde hickimseyle goz temasi yapmamaya calisarak 7. kattaki ofisimize cikiyoruz.. dunyanin dort bir tarafindan insan, arkamda yunanlisi, carprazimda ispanyolu ile tingir mingir calisiyoruz.. olmasi beklenen "isteki ilk gunum, acaba oglen tatilinden kimseye gorunmeden nasil yok olabilirim" psikozunu cok sukur halihazirda orada olan Turkler sayesinde atlattim... kisacasi ilk alisma devresini gectik diyelim.. En hosuma giden de; ilk girdigim gunden beri herkesin adimi mukemmel telaffuz ediyor olmasi....cok sukur su ana kadar Maggie diyencikmadi :)


unutmadan... tuna da beni kiskandi o da yeni is buldu kendine...ona zaten spor olsun bu is bulma konusu her 1.5 senede bir bi degistirmese daraliyor adamcagiz :) o da bir bankaya ziplayacak hersey yolunda giderse bir aya kadar.. diyorum size; yetisemiyoruz biz bu martin hizina...

lafin kisasi, simdilik keyfimiz yerinde, sukrediyoruz gecirdigimiz guzel gunlere.. bir de bahar gelse, degmeyin keyfimize.. gelsin is cikisi nehir kenari yuruyusleri, gelsin parklar bahceler... gelsin kahvaltilar, pazar oglenleri, 10'da kararan gunler... gelsin bee... hepimize gelsin hem de...


merak edene, bekleyene not: yok anacim cocuk filan daha... durun iki dakka bi tadini cikarayim.... senelerdir bekliyorum ben bu hayati ...

6 comments:

coco said...

ben sana aynı durumun bekar olanını tarif edeyim:o tasma var ya onu takmayı reddetip inatla elinde taşımak,yaz-kış-ilkbahar-sonbahar farketmeden iş çıkışı eve gitmek (yalnızlık zor be müge şöyle ayağıma uygun bi şey olsaydı... şey işte şey), son 2 sene allahın her günü üşenmeden "bi temizlikçi alsam da şu örümcek ağlarını temizlese" diye aklından geçirmek ama sonra o örümcek ağlarını evin bi parçası olarak kabullenmek.o yapılacaklar listesi var ya, onu yoğunluktan değil tembellikten tamamlayamamak, 3 ay önce yıkadığın gömleklere her gün bakıp "yok yok 1 aya kadar giyilebilecek kadar açılır bunlar dura dura" demek böylece gömlek giyme peryodunu 6 aya çıkartmak. bak aslında herkesin hayatı aynı: the same shit, different point of view. saygılar mutluluklar.

Anonymous said...

canim cok sevindim keyfinin yerinde olmasina..keske uzaktan seni seyredebilsem diye dusundum okurken yazdiklarini.ama gozumun onune geldi.sana gomlek cok yakisir cicim.hele altina da etek giyersen super olur..hakkaten yok mu oralarda gundelikci be ya..harabetme kendini bu kadar..enerji birak biraz kendine..

bu arada cocoya da iki cift lafim var: annen duymasin bu yazdiklarini..silkin kizim kendine gel..is cikisi eve gittigin dogru da evden sonra nereye gittigini anlat..sanki her aksam evdesin de..

ibeking said...

aaa sende benim gibi task mi yazıyosun bu tip işler için bile.. ay çok hoş...bu arada hepi börttey

ibeking said...

aaa sende benim gibi task mi yazıyosun bu tip işler için bile.. ay çok hoş...bu arada hepi börttey

UZAK said...

abla-kardes oldurdunuz yine beni gulmekten kizlar... Coco'cum usenme git kendine bi temizlikci bul valla Mayis'ta geliyor sizinkiler...benden soylemesi sonra iki ayagin bi pabuca girer. Zeytinim birtanem, gitme kizin ustune bu kadar sen de, siz oradayken zaten gezemez bu kizcagiz...ay ilahi hala guluyorum, haha...
Ibeking: Cok tesekkurleer... bu task konusu cok onemli valla...outlook'tan once ne yapiyorduk acaba :)

coco said...

bi dakka ben o taskları not defterine not alıyorum sonra yaptıkça üstünü çiziyorum yaw. outlook'u evde kullanmak hiç aklıma gelmemişti. evet ben IT'de çalışıyorum:))