Wednesday, August 02, 2006

Rüya

Annemlerin evindeymisim. Kalabalik herzamanki gibi.. Yemekler yeniyor, herkes birseylerden bahsediyor, heryerde pür neşe. Yalniz, ortalikta bir sis var. Duman gibi ama koyu renk degil.. Sadece yogun bir sis. Benden baska kimse farkinda degil, ama ben de cok rahatsiz olmuyorum nedense bu durumdan, bu sis de nerden cikiyor diye sormuyorum.
Sonra ustume birsey almak icin odama gidiyorum. Ilk yolculugumdan beri kullandigim, babamin 'havaalaninda taniman kolay olur' diyerek aldigi boyum kadar sari valizim kosede duruyor. Bakiyorum, hemen ustunde bir cocuk yatiyor. Bir yasinda ya var, ya yok. Yuzunde tulbent gibi birsey var, uyuyor. Dusunuyorum, "Benim bir oglum vardi, ben onu burada nasil unutmusum? Daha anneme bile gostermedim onu!" Panik olmuyorum, endiselenmiyorum, sadece onu bu kadar zaman unuttugum ve kimselere gostermedigim icin kendime kiziyorum. Sonra icime bir sevgi doguyor. Su ana kadar yasamadigim, tarif edemeyecegim bir sevgi. "Demek cocuk sevgisi boyleymis..." diyor, sasiriyorum. Icim icime sigmiyor. Onu herkesin onune cikarmadan once emzirmek istiyorum. Deniyorum, deniyorum olmuyor.. Bir turlu beceremiyorum. Anliyorum ki sutum yok. Kendime kiziyorum, cocuk bu yasa gelmis, hic anne sutu icmeden mi buyuyecek... Niye sutum gelmiyor ki diye dusunuyorum. Sonra hatirliyorum, ben hic hamile olmadim ki, sutum nasil olsun? Annem gorse cok kizar, cok soylenir diye dertleniyorum. Bu cocugun anne sutu icmesi lazim! Bir daha deniyorum, bir daha.. sut yok.. Ben cabalarken kucagimdaki oglum masum masum yuzume bakiyor. Kiyamiyorum, caresizlik icinde agliyorum.
Uyandim, caresizligim aklima geldikce hala gizli gizli agliyorum... Babaannem olsa, anlatsam, dinlese... Sana bir kismet var dese... Yalan da olsa inanip rahatlasam. Olmuyor, aklimdan cikmiyor. Bir daha ruya gormek istemiyorum.