Tuesday, April 18, 2006

Stratford Upon Avon - Bölüm 1



Geçtiğimiz hafta bizi bir telaş aldı. Paskalya tatili yaklaşıyordu ve evde kalıp 'sinemaya mı gidelim, kitapçıya mı gidelim, çimleri mi keselim' diyip diyip hiçbirini yapmadığımız, tatil bitince de arkamıza bakıp "Ne çabuk da geçiverdi 4 gün, tam da birşeyler yapacaktık " diyip hayıflanacağımız bir haftasonundan şiddetle kaçınmak niyetindeydik. Sonuçta ne zamandır gitmek isteyip bir türlü fırsat bulamadığımız Stratford Upon Avon'a, yani nam-ı değer Shakespeare'in doğum yerine gitmekte karar kıldık. Ama bu sefer gitmeden önce çok kendimizi yormadan gezip, sakin sakin geçireceğimiz bir tatil olması konusunda ısrarlıydım. Zira benim kocamın bir geziye çıkmadan önce bölgeyle ilgili neredeyse iki guidebook hatmedip, hiçbiryeri kaçırmamak için ant içmişliği vardır... Kendisi günlük hayatımızda on dakika yürüse hayata küser, ama ne zaman biryerlere gidilir, ben şöyle yatakta döne döne uyumak, otelin kahvaltısına mümkün olduğunca geç gitmek, gazetelerimi okuya okuya saatlerce kahvaltı yapmak, sonra odaya gidip bir yarım saat daha kestirmek isterim ki, benim kocaya bir heves gelir ve o heves de biz evin kapısından girene kadar geçmez... Neyse şikayet gibi algılanmasın, bu durumdan çok memnum kalmışlığım vardır geçmişte, vay bee buraları da gördük ya demişimdir sıklıkla... yine de bu tatilin farklı bir temada olmasını istedim bu sefer nedense o da sağolsun bu ricamı (!!!) kırmadı ve böylelikle sakin sessiz ve süper dinlendiğimiz bir üç gün geçirdik. Başta 'Abla anlatsana neler yapıyorsunuz haftasonunda' diye soran Mertom ve diğer eş dost tanıdık için tatilimizden birkaç kare:

Bu karede otelimize yerleşmişiz ve yeni ortamımıza adapte süreci yaşıyoruz. Tahmin edin Tunanın okuduğu kitap nedir? Evet, doğru.... Guidebook... Peki benim okuduğum? Hemen elimi uzattiğim sağ masada durmakta olan bir İncil... Çoğu standart otel odasında bulunan, muhtemelen çekmecede ya da sehpanın üerinde duran cinsten... Neden koyarlar, ne işe yarar, bir otel odasında da okuduğu İncilden esinlenip dine dönen var mıdır bilinmez ama tek bildiğim benim memleketimde bir otel de kalkıp tek bir odasına Kur'an koysa herhalde topa tutulurdu, kıyamet kopardı, saatler geceler boyu canlı yayında bu konu tartışılır çok mühim insanlar konu hakkında fikir beyan ederler, DİNCİLER ve LAİK ler birbirine girer, memleketimin çok kıymetli birkaç yüz saati de böylelikle heba olur giderdi.... Halbuki normalde ne oldu? Ben bir otel odasında bir İncil/Kur'an/Tevrat/Tipitaka, artık ne koydularsa gördüm, açtım, okudum, ilgliendim ya da ilgilenmedim, inandım ya da inanmadım.. Konu bende başladı, bende bitti... Kime ne??
Öncelikle birileri için kutsal olan bir kitabın böyle alelade bir şekilde ortalıkta bulunmasına kesinlikle karşıyım...dinin kaşla göz arasında yapılanından, göz göre göre yapılanına kadar her türlü propagandasına da karşıyım.. Ancak karşı olduğum başka birşey daha var o da memleketimde çoğunlukla pirenin deve yapılıp sonra bu develerin başımıza açtığı dertlerden kurtulmak için sonsuza dek uğraşılıyor olması. Stratford'daki bir otel odasından da bu konuya nasıl geldik çözmek mümkün değil belki ama o odada düşündüklerim bunlardı ve sadece fotoğrafları değil, fotoğrafın çekildiği anları da paylaşmak istedim...
Arkası Yarın... Ya da öbür gün... Bilemiyorum artık, bakacağız...


3 comments:

Anonymous said...

arkadaslarin o piknikten bu geziye, o dagdan bu gole giderken evde oturmak zorunda kaldigin gunleri unutmus gibisin kanki. sikayet etme kocacin nereye gidelim diyosa oraya git cok yorulacak olsan da, acisini cikar gecmisteki gidememisliklerin... :)

UZAK said...

Chopparim kankam,
Iste insan buldu mu bunuyo biliyo musun be guzelim... az mi aglardim sizlerin arkasindan.. Hatta anneme yalan soyleyip geldigim bir piknikte annem nasil olmussa beni Cosarin cep telefonundan bulmustu - ki biz o zamanlar Cosar'la tanisik bile degildik.. Nasil etti de buldu bugune kadar anlamis degilim :)
Daha dun aklimdaydiniz Derya ile..Cok selamlar sevgiler..optum kankim..

Muzaffer Yagiz said...

mugecım annen senı mıllı kutuphanede bıle bulmus, ulu ve ermuış bır sahsıyettır. Bunu bu sekılde degerkendır bence.