Wednesday, June 17, 2015

"Ha topum ha, gum diyivir, 
Hazreti mamalari ham diyivir..."

derdi babaannem biz uc kardes mutfak penceresinde topun atilmasini beklerken...

Oruc olsak da, olmasak da o topu duymadan agzimiza lokma almazdik... 

Otorite degildi bize bunu yaptiran, korku urku hic degidi... Ramazan'i sevmekti... Ramazan'da eglenmekti... Gidilen iftarlar, gelen misafirlerdi.. Babannemin tavan yapan sekerine ragmen yenen gullaclar, ekmek ummalariydi... Gecen gun, cok yogun bir hissi tarif etmesini istemistim Ezgi'den ... anlatamiyorum demisti... iste ben de oyle diyorum simdi... anlatamiyorum ki Ramazan bizim evde neydi...

Bir zaman makinesi olsa en cok bir Ramazan ayinda, Konevi apartmaninin 6. katina donmek isterim... Ama cocuklarimi da alaylim yanima musade varsa... anlasinlar, gorsunler, hissettsinler, benim kendi basima yaratamadigim o Ramazani babaannemle yasasinlar, ogrensinler diye.. 

Her Ramazan ayi tokat gibi carpiyor yuzume... kaybettiklerimi, zaaflarimi... opup basimin ustune koyuyorum yine de. Her sekilde seviyorum Ramazan ayini...