Sunday, December 09, 2007



yaban sobelemis beni, cok heyecanlandim ...blog hayatimin ilk sobesi...

denizlere dalar gibi daldim icime kendimle ilgili 7 gercegi dusunmeye koyuldum... insan kendiyle ilgili saptamalar yaparken ne kadar da ciddilesiyor birden. Halbuki zaman zaman baska insanlarin bizi kendimizin tanidigindan daha iyi tanidigini dusunurum ben. Size de garip gelmez mi, hergun yuzunuzu aynada gormenize, tum huylarinizin, davranislarinizin eksiksiz farkinda olmaniza, ellerinizi, yuzunuzu, butun bedeninizi avcunuzun ici kadar bilmenize ragmen, tek bir mimiginizi bile butun gun karsinizda oturan is arkadasiniz gibi bilmenize imkan yoktur mesela.. cunku tum gun sizi goren karsinizdakidir... dusunceliyken kaslarinizi mi kaldirirsiniz, dudaklarinizi mi kemirirsiniz o bilir... birsey icerken, email yazarken, hizli hizli konusurken bakislariniz nasildir o bilir... ya da esiniz, sevgiliniz... sizinle ilgili sizin goremeyeceginiz seyleri gorur, farkedemeyeciklerinizi bilir ve belki de sizi bunlar icin sevmektedir... bir insanin kendiyle ilgili bu tarz kucuk gerceklerden yoksun olmasi aslinda ne buyuk bir eksiklik.

oyleyse kucuk gercekleri bi kenara birakip buyuk gerceklerden bahsedelim biz de... ben kimim nereye gidiyorum, varolusumun amaci turu sorgulamalari hizla geride biraktigim su yillarda kendimle ilgili pek cok gercegin dogruluklarindan artik tamamen eminim, bazilarini da halen kontrol etmekteyim:

iste emin olduklarim:

1- deadline insaniyim... (su kelimenin birebir turkcesini bulan kisinin gelip bizzat gozlerinden opecegim) Yaptigim her iste ne zaman ne yapiyor olacagimi bilmeliyim yoksa gozume uyku girmez... bi de tarihlere takmisligim vardir... mesela bir konuda bir karara varmissam su gune kadar uygulamam gerekir... en sevdigim soru "ne zaman" dir... kontrol mekanizmamin gerektiginden cok calistigini soylemisti zamaninda birisi, ve degistirmem icin de cok yardimci olmaya calismisti ama bence dogrusu bu - yoksa insan kayboluyor. Ya da dis etkenlere gore ilerlemek bazen insani yavaslatiyor. Kendi ivmeni katmalisin bence her ise ve azicik ucundan durtmelisin hayati ki ilerlesin.


2- kendime cok kolay acirim, cok kolay umitsizlige kapilirim ama sonunda yukarida bahsettigim kurtlanma durumu ve plan programlama azmimle ustunden gelemeyecegim dert olmadigina kendimi ikna ederim...bir de herseyin sonuna "hayirlisi olsun", " saglik olsun" filan gibi bir temenni koyarim niyeyse, cok eski usul olsa da kendimi tutamam..

3- yakin bir arkadasim bir gun hararetle ona bir derdimi anlatirken cok "drama queen" oldugumu soylemisti... o gun bu gundur ne zaman birine derdimi anlatsam sanki vakitlerini aliyormusum gibi hissederim.. yine de bazilarinin yaninda cenem durmaz..

3- bazen "iyi insan" olmayi mecburiyet olarak goruyorum ve insanlar beni sevsin diye iyi olmaya calistigimi dusunuyorum - yoksa zaten oyle oldugumdan filan degil... Zaman zaman kotu, cok ama cok kotu olmak istiyorum ama kimse artik beni sevmez diye cesaret edemiyorum.

5- hayatim boyunca hep karizmatik ve cok dolu bir insan olmak istedim, boyle hafif gizemli, kendine cok guvenen ve cok basarili... su ana kadar basarbilmis degilim.

6- 24-28 yas arasi hayatimda en cok istedigim sey anne olmakti... Ne is, ne kariyer, ne gelecegim hicbirsey umurumda degildi...simdi sadece artik anne olmam gerektigini dusunuyorum ama baska seyler daha cok umurumda.. gercekten biyolojik saat diye birsey var anlasilan ama bu sefer de hirs yaptim (bkz: madde 1 ve 2)! hadi bakalim...

7- erken evlendigimi dusunuyorum... tuna'yi bir odaya kilitleyip 5 sene daha bekar kalmaliydim halbuki...


bitti bile... 7 oldu iste, benle ilgili 7 gercek...insan dusununce aklina neler geliyor... simdi de benim birilerini sobelemem gerekiyor degil mi?? ne yapsam ki? dusuneyim...

Wednesday, December 05, 2007


gunlerdir hasta olanlara hapsurup burnunu cekenlere bakarak "bu insanlar da ne cabuk hastalaniyor caniim" diyip ortalikta bagri acik dolasiyordum ki grip geldi tam alnimin ortasindan vurdu beni. Surune surune gittigim ofisten neredeyse kovalayarak geri gonderdiler, iyilesmeden gelme dediler... Trene bindim tekrar surune surune. Anladim ki kis aylarinda sabahlari yuzlerce insani ise goturen trenler oglene dogru da oksuren tiksiran yari baygin onlarcasini geri evine getiriyor... hepimiz sirayla oksure, hapsura, yolumuza devam ettik...eve geldim, su isittim.... aysegul aldinc'in "birdenbire cikiverip gel" diye baslayan bi sarkisi vardi hani, sobada mavi caydanlikla cay demlerdi kadin sevgilisine... ondan esinlenerek zamaninda bir mavi caydanlik almistim... onunla koyu sekerli bir cay yaptim kendime... bu cay nelere kadir Allahim insani nasil da birden ev moduna sokuyor, kedi gibi yapiyor, kivrilip girdigin battaniye alti birden annenin kucagina donusuveriyor.... Bu sebeptendir ki hic cay icmem ben ofiste... Kahve icilmelidir orada uyanik olunmalidir - cay eve layik bir olaydir, ofis ortaminda kirletilmemelidir....

sonra koydum kafayi bir uyudum... bir uyudum.. iyi ki ben grip oldum...